Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) üyesi Avukat Lokman Şaman, Abdullah Öcalan’ın İmralı’da süren tecridinin kaldırılmasının ve "umut hakkı" için gerekli düzenlemelerin bir an önce hayata geçirilmesinin gerekliliğine dikkat çekti. Şaman, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) tarafından 2014 yılında verilen kararın ardından Türkiye’nin henüz bir adım atmadığını belirtti.
AİHM, Öcalan’a ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verilmesinin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne aykırı olduğuna ve “umut hakkı”nın uygulanmadığına hükmetmişti. Ancak Türkiye, bu karar doğrultusunda herhangi bir yasal düzenleme yapmadı. AİHM'in bu ihlali gündeme getirmesinin ardından, Abdullah Öcalan’ın avukatları ve hak savunucuları Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’ne başvuruda bulundu. Bakanlar Komitesi, Türkiye'yi bu konuda 2025 yılına kadar bir yasal düzenleme yapmaya zorladı.
Avukat Şaman, Türkiye’deki mevcut hukuki durumun umut hakkını hayata geçirecek bir düzenleme içermediğini belirterek, "Türkiye'deki iç hukuk, umut hakkının uygulanabilmesine olanak sağlamıyor. AİHM, bu durumun işkenceye ve insanlık dışı muameleye yol açtığını belirtti" dedi. Şaman, mevcut yasal çerçevenin, ağırlaştırılmış müebbet cezası almış mahkumların yaşam boyu hapis yatmalarını öngördüğünü ifade etti.
Şaman, iktidarın bu konuda herhangi bir adım atmadığını ve muhalefetin daha güçlü bir şekilde konuya müdahil olması gerektiğini vurguladı. “Umut hakkının hayata geçirilmesi için iç hukuka uygun düzenlemeler yapılmalı ve bu insanlık dışı uygulama son bulmalıdır. Sosyal ve ekonomik olarak Türkiye üzerinde derin olumsuz etkiler yaratan bu tecrit, toplumsal barışı zedelemektedir" şeklinde konuştu.
Ayrıca, Şaman, toplumsal farkındalığın artırılmasının önemine değindi ve yıllardır süren tecridin halk tarafından yeterince bilinmediğini söyledi. Bu konuda etkili bir kamuoyu oluşturulmasının gerektiğini ve toplumun bu insanlık dışı uygulamadan haberdar edilmesinin kritik olduğunu ifade etti.
Şaman, iktidara yönelik güçlü bir muhalefet çağrısı yaparak, "Bu düzenlemelerin hızlandırılması ve tecridin kaldırılması için daha güçlü bir toplumsal destek ve siyasal baskı oluşturulmalıdır" dedi.
