Kürt sorununun çözümüne ilişkin tartışmalar, PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) milletvekilleri Sırrı Süreyya Önder ve Pervin Buldan aracılığıyla ilettiği 7 maddelik mesajın kamuoyunda yankılanmasıyla sürüyor. Barış Akademisyeni ve siyaset bilimci Yasemin Özgün, çözüm sürecinin başarısının demokratik adımlar ve aktif bir barış mücadelesiyle mümkün olacağını ifade etti.
Öcalan’ın mesajlarının Kürt ve Türk halklarının birlikte demokratik bir şekilde yaşamalarının önünü açtığını belirten Özgün, “Demokratik bir sürecin işletilmesi, halklar için tam anlamıyla demokrasinin yerleştiği bir düzenin kurulmasını gerektirir. Ayrıca, bu sürecin Meclis’in aktif bir şekilde çalışması ve her görüşten temsilcinin yer aldığı bir yapıyla yürütülmesi önemlidir. Bölgedeki sorunlara emperyalist müdahaleler yerine halkların ortak çözüm üretmesi gereklidir” dedi.
Demokratikleşme ve barış için şartlar
Dünyadaki çözüm süreçlerinden örnekler veren Yasemin Özgün, tek başına silah bırakmanın kalıcı bir çözüm için yeterli olmadığını vurguladı. “Kürtlerin eşit ve özgür yurttaşlar olarak yaşayacağı koşullar yaratılmadan, sadece silah bırakmak kalıcı bir çözüm sağlamaz. Adil, şeffaf ve kalıcı bir barışın koşullarının oluşturulması gerekir” ifadelerini kullandı.
Kadınların rolü ve barışın toplumsallaşması
Kadınların barış süreçlerindeki önemine dikkat çeken Özgün, “Savaşların kadınlar üzerindeki etkisi çok büyük. Bu yüzden barış müzakerelerinde kadınların aktif rol alması ve kendi taleplerini dile getirmesi sağlanmalıdır” dedi.
Barış sürecinin yalnızca silah bırakmaya indirgenemeyeceğini belirten Özgün, müzakerelerin karşılıklı taleplerin yerine getirilmesiyle yürütülmesi gerektiğini söyledi. “Meclis ve diğer siyasi partiler bu sürecin bir parçası olmadan, silah bırakma çağrıları gerçekçi bir çözüm yaratmaz. Dünya deneyimlerinden de görüldüğü gibi, barış süreçleri tek yönlü ilerlemez” diye konuştu.
Kayyım politikaları çelişkili
Barış ve demokrasi taleplerine rağmen kayyım politikalarının uygulanmasını çelişkili bulan Özgün, “Seçilmiş belediye başkanlarını görevden alarak barış talep etmek mümkün değildir. Bu süreçte hukuksuzluklar ortadan kaldırılmalı ve hasta tutukluların yaşadığı ciddi sorunlar çözülmelidir” dedi.
Muhalefetin rolü ve iktidarın güven vermesi
Muhalefetin çözüm sürecine aktif olarak destek vermesi gerektiğini ifade eden Özgün, “Muhalefet süreci sahiplenmeli ve çözüm için kendi durduğu yerden mücadele etmelidir. Barış, uzun soluklu bir mücadeledir ve sadece iktidarın değil, tüm demokratik çevrelerin katkısını gerektirir” dedi.
İktidarın süreçte güven vermesi gerektiğine işaret eden Özgün, “Kayyım atamaları ve baskılar, barış için atılan adımlara gölge düşürmektedir. Demokratikleşme yönünde iyi niyet göstergeleri, mevcut hukukun bile tam anlamıyla uygulanması olumlu bir adım olacaktır” ifadelerini kullandı.
Son olarak, barış sürecinin toplumsallaşması için kadınlar, emekçiler ve demokratik kitle örgütlerinin de sürece katılması gerektiğini belirten Özgün, “Bu süreç birkaç kesimin uzlaşmasıyla değil, toplumsal desteğin sağlanmasıyla yürütülebilir” dedi.