Barış ve adaletin ayrılmaz bir bütün olduğunu ifade eden Kocabıyık, Suriye’deki çatışma ortamının Türkiye’deki barışı da etkilediğine dikkat çekti. “DAİŞ tehdidi, Suriye’deki çatışmalar ve bölgede Aleviler ile Dürziler gibi grupların katliam tehdidi altında olması, yalnızca yerel bir sorun değil, uluslararası bir krizin yansımasıdır” diyen Kocabıyık, bölgedeki barışın Türkiye’nin iç huzuruyla doğrudan bağlantılı olduğunu belirtti.
Kocabıyık, geçmişteki süreçlerden kaynaklanan güvensizliklerin toplumda temkinli bir yaklaşım oluşturduğunu dile getirerek, şu sözleri kaydetti:
“Çatışmalar, toplumun tüm kesimlerini fazlasıyla yordu. Ancak barış ve çözümden bahsedilmesi dahi umut verici. Gerekli adımların atılmasıyla daha net bir tablo oluşacaktır. Barış karşıtlarının dahi bu sürece ihtiyacı var.”
Barış sürecinde Meclis’in rolüne işaret eden Kocabıyık, geçmişte yaşanan eksikliklere değindi:
“Meclis, toplumun yüzde 90’ını temsil eden bir güce sahip. Bu süreçte temsiliyetin sağlanması, toplumda güven oluşturabilir. Meclis’te kurulacak bir komisyon, sürecin genel çerçevesini çizip mutabakatı açıklamalıdır.”
Abdullah Öcalan’ın mesajındaki “Türk-Kürt kardeşliğinin yeniden güçlendirilmesi” çağrısına değinen Kocabıyık, bu kavramın geniş bir kapsama sahip olması gerektiğini söyledi:
“Eşitliğe dayanan bir kardeşlik tesis edilmeden, toplumsal barışı sağlamak mümkün değil. Türkler ve Kürtler kadar Ermeniler, Çerkezler, Aleviler ve diğer tüm grupların da bu çerçevede yer alması gerekiyor.”
Kocabıyık, sürecin olumlu ilerlemesi için iktidarın dil ve yaklaşımını değiştirmesi gerektiğini belirtti. Hakan Fidan’ın açıklamalarını eleştiren Kocabıyık, bu tür söylemlerin sürece zarar verdiğini ifade ederek, toplumsal barışın öncelik haline gelmesinin önemine vurgu yaptı.
Kocabıyık, barış sürecinin hemen tüm sorunları çözmeyeceğini ancak adalet mücadelesi için bir zemin hazırlayacağını belirtti:
“Barış sağlanmadan adalet tesis edilemez. Ancak bu süreç, toplumdaki yıkım ve travmaların bir kısmını onarma potansiyeline sahiptir. Bu nedenle barış ve adalet mücadelesi birbirinden ayrılmaz.”
Son olarak, toplumun sürece dair umudunun korunması gerektiğini dile getiren Kocabıyık, sürdürülemez çatışma ortamının yerini kapsayıcı bir barışa bırakması gerektiğini söyledi:
“50 yıllık barış mücadelesinin birikimleriyle sürece umutla bakıyoruz. Umarız bu kez umutlarımız yarım kalmaz.”