Gündem

Kaya bebeğin ölümü: Damla Atak'ın mahkemede şok iddiaları!

Damla Atak, mahkemede verdiği ifadede Kaya bebeğin ölümünden sorumlu tutulmasını reddederek, yoğun bakım sürecindeki ihmal iddialarını ve hastane yönetimindeki kaos ortamını detaylı bir şekilde anlattı.

Abone Ol

Kaya bebeğin ölümüyle ilgili davada sanık Damla Atak, mahkeme salonunda dikkat çeken açıklamalar yaptı. Atak, hastane süreçlerinde yaşanan ihmaller ve kendisine yöneltilen suçlamalarla ilgili detaylı bilgiler paylaştı.

"Doğumdan sonra yalnız kaldık"

Mahkeme Başkanı'nın "Bebek Kayan’ın doğumuna kim girdi?" sorusunu yanıtlayan Atak, doğuma anestezi doktoruyla birlikte girdiğini belirtti. Yenidoğan yoğun bakımda sürecin devam ettiğini vurgulayan Atak, "Bebeğin durumu zaten kötüydü. Doktor hastaneden ayrıldıktan sonra akciğerlerinde kanama olduğunu fark ettim. Başhekime yazdım, ancak bizi yönlendiren bir doktor yoktu" ifadelerini kullandı.

Yoğun bakımda yetkin olmayan doktorların görevlendirildiğini dile getiren Atak, "Oktay Bey’i getirdiler, ancak kendisi yenidoğan yoğun bakımda çalışması gereken biri değildi. Çocuk doktoruydu ve bu onun sorumluluğunda değildi" dedi.

"Kaya bebeğin ölümünden sorumlu tutuluyorum"

Damla Atak, Kaya bebeğin ölümüne ilişkin gece vardiyasında yaşananları anlattı. "Batuhan Çetin’i gece sorumlusu olarak bırakmam nedeniyle suçlanıyorum. Ancak Batuhan hemşire yardımcısı olarak tanıtılmıştı. Bebeğin genel durumu kötüydü, ama o an acil bir durum yoktu" diye konuştu.

Atak, ihmal iddialarını kabul etmediğini belirterek, "Ben o gece orada olsaydım da bebeğin durumu değişmeyecekti. Vicdanen haberim olsaydı giderdim, ama bu olayda sorumluluğumu kabul etmiyorum" dedi.

"Yoğun bakım kameraları çıkarılmış"

Atak, bebeğin ölümünün ardından kamera kayıtlarının çıkarıldığı iddialarını da dile getirdi. "Kameraların çıkarıldığını biliyorum, ancak bu bebek Kaya’dan önce mi yoksa sonra mı oldu, hatırlamıyorum" dedi.

Mahkemede, sanık Gıyasettin Mert Özdemir hakkında sorulan soruları da yanıtlayan Atak, "Kendisiyle ileri derecede bir samimiyetimiz vardı" dedi. Gıyasettin Mert Özdemir, "kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi", "kişisel verilerin hukuka aykırı ele geçirilmesi" ve "dolandırıcılık" suçlarından 589 yıla kadar hapis cezası istemiyle yargılanıyor.

Damla Atak, mahkemede yaptığı savunmada, Şafak ve Duygu Hastanesi’nde çalıştığı dönemde tanıdığı İlker ve Fırat Bey dışında kimseyi bilmediğini belirterek, "Ortada bir örgüt olduğunu düşünmüyorum. Fırat Sarı’nın hastanesinde çalıştım, ancak kendisini birkaç kez gördüm. Epikrizleri Mehmet Halis yazıyordu ve gözümle gördüm. Yazılan epikrizleri okumadım, doktor odasında neler yaptığını bilmiyorum" dedi.

"Yönetim süreçlere karışmıyordu"

Hakimin, hastanelerin yönetimiyle ilgili sorularını da yanıtlayan Atak, Duygu Hastanesi’nin sahibi olarak Burak Sezer’in adını verdi. Güney Hastanesi’ne başladığında ise Fırat Sarı ve diğer isimlerin rol aldığını belirtti. Atak, “İlaç aldığı gerekçesiyle Hüseyin Günerhan’ın gönderildiğini öğrendim. Yerine Mehmet Gürül getirildi, ancak onunla sadece kısa bir süre çalıştım” dedi.

"Bebeği bilmeden nasıl yönlendirdi?"

Kaya bebeğin doğumu ve sonrasında yaşanan sürece dair detaylı bilgi veren Atak, “Doğum sırasında ve sonrasında yenidoğan yoğun bakımdaydım. Doktor hastaneden ayrıldıktan sonra bebeğin akciğerlerinde kanama olduğunu fark ettim. Başhekim Ali Bey’e haber verdim. Ancak bizi yönlendirecek bir doktor yoktu. Acil tıp teknisyeni olarak benim bu sorumluluğu almamam gerekiyordu” ifadelerini kullandı.

Atak, savcılıkta okunan bir tapeye dayanarak, doktor Rıza Keykubad’ın kötüleşen durumla ilgili, “Kötüleşirse tüpünü çekersin” dediğini aktardı. Atak ayrıca, Rıza Bey’i çocuk doktoru olarak bildiklerini, ancak daha sonra bu bilginin yanlış olduğunu öğrendiklerini dile getirdi.

Denetim sürecinde şüpheler

Kaya bebeğin ölümünün ardından gerçekleştirilen denetimlere de değinen Atak, “Denetimde tüm hasta dosyalarını ve hastaları incelediler. Ali Bey, denetimcilere anestezi doktorlarının olay sırasında hastanede olduğunu söyledi. Ancak yapılan incelemelerde doktorların hastanede olmadığı ortaya çıktı” dedi.

"Kaşesi yeterli sayılıyordu"

Hakimin, Rıza Keykubad’ın hastanede bulunmadığı halde kaşesinin kullanılmasıyla ilgili sorusuna ise Atak, “Kaşe yetiyordu. Bu şekilde birçok işlem yapılıyordu” yanıtını verdi.