Tüm Türkiye'nin vicdanını sızlatan Narin Güran cinayeti davasının ikinci duruşması, 26 Aralık’ta Diyarbakır Adliyesi'nde görülmeye başlandı. Duruşma, yoğun güvenlik önlemleri altında gerçekleştirildi ve tutuklu sanıklar, cezaevinden adliyeye sevk edilerek duruşma salonundaki yerlerini aldı. Salim Güran’ın avukatı Onur Akdağ, davanın seyrini değiştirecek önemli bir açıklamada bulunarak, Narin'in ölüm saatini duyurdu.
Duruşmanın ikinci günü, Narin'in ölümüne dair önemli gelişmelere sahne oldu. Diyarbakır 8. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davada, 8 yaşındaki Narin Güran'ın kaybolduğu 21 Ağustos'tan 19 gün sonra cesedinin bulunduğu 8 Eylül'e kadar yaşananlar tartışılmaya devam ediyor. Narin’in annesi Yüksel Güran, amcası Salim Güran, ağabeyi Enes Güran ve Narin'in cansız bedenini dereye taşıyan komşuları Nevzat Bahtiyar, "iştirak halinde çocuğa karşı kasten öldürme" suçundan yargılanıyor.
Gazeteci İhsan Yalçın, duruşmanın ardından Salim Güran’ın avukatının savunmasına başladığını duyurdu. Avukat Onur Akdağ, kendisine 2 saatlik bir savunma süresi talep etti. "Kimse sözümü kesmesin, bu dava çok önemli ve her detayı açıklığa kavuşturmak gerekiyor," diyen Akdağ, Salim Güran’ın suçsuz olduğuna dair inancını yineledi.
Gazeteci Rojda Altıntaş Salim Güran'ın avukatının savunmaya başladığını kaydetti:
“21 Ağustos’ta Narin kayboldu, Salim DNA yüzünden 30 Ağustos’ta gözaltına allındı. Nevzat ise 8 Eylül’de gözaltına alındı. Nevzat ilk anda tespit edilebilseydi, yani Salim’den önce yakalansaydı hiçbir kurgusu olmayacaktı. Nevzat’a çalışma, tasarlama ve suçu birinin boynuna bırakma fırsatı verildi. Nevzat iki buçuk hafta sonra gözaltına alındı. O da kendisi itirafçı olmuş değil, kendisi de teslim olmuş değil. Aksine oğlunun evinde yatağın altında bir korkak gibi saklanırken yakalandı”
Yakalanmasının sebebi günler sonra Jandarma’nın olay yerini gören Çiftlik kamerasına bakmayı akıl etmiş olmasıdır. Çiftlik kamerasına tam 19 gün sonra bakıldı. Daran 2 ‘ye 19 gün sonra bakıldı. Dönen kameralar silindi. İhmaller zinciri saymakla bitmez. Çiftlik kamerasını incelediklerinde kırmızı arabanın dereye indiğini fark ettiler ve ancak öyle Nevzat yakalandı” “Gözaltına aldıklarında Nevzat bize iki ayrı hikaye anlattı. Daha sonra bu hikayeleri giderek çoğaldı. Birinde dedi ki Anca Salim arabasının ön koltuğunda, --bakın bagajda değil, arka koltukta değil, herkes görecek şekilde ön koltukta-- cesedi taşıyordu. Bunu neden böyle söylüyor. Çünkü soruşturma makamı gizlilik kararı verdiği dosyadan, aleni olarak çarşaf çarşaf kendi eli ile DNA raporları dahil tüm belgeleri aleme servis ediyordu”
Salim Güran'ın avukatı Narin'in Nevzat'ın ellerinde saat 15.13'te can verdiğini öne sürdü:
“Şimdi burada ısrarla gözden kaçırıldı. Bu cinayetin ne zaman işlenmiş olabileceğine dair yaklaşık bir zaman bilgisi vardı elimizde. Narin, 15.11’de son kez okul kamerasında görüldü.
O yol üzerinde zaten öldürüldü. Kızın içinde ölü halde durduğu araba ise 15.40’ta dereye indi. Yani arada 29 dakika var. Size Narin’in ölüm dakikasını söyleyeyim mi?
Narin, 15.13’te Nevzat’ın ellerinde can veriyor. Geriye 27 dakikalık bir zaman dilimi kalıyor. 5-6 dakikada dereye gidiş süresi... En fazla 21 dakika. 21 dakika içerisinde çocuğun patikaya çıktığını düşüneceksek, 2 dakika daha çıkaralım.
En fazla 19 dakikalık bir zaman diliminden bahsediyoruz. 19 dakika içerisinde karmaşık bir olay örgüsüyle, çok sayıda faille bu cinayetin işlenmesini kim bana akıl ve mantıkla izah edebilir?
Dolayısıyla sanık sayısının olabildiğince az, olay örgüsünün de mümkün olduğunca basit olması gerekiyor. Yani karmaşık olmaması gerekiyor.”
Avukat Onur Akdağ, narin cinayetinin aydınlatılmasında ve faillerinin bulunmasında Jandarma ekiplerinin çok büyük kabahati olduğunu dile getirdi:
"Burada Jandarma’nın çok büyük kabahati oldu. 19 gün boyunca çocuk bulunamadı. Bakılması gereken yerlere bakılmadı, yapılması gerekenler yapılmadı ve Nevzat ilk başta tespit edilemedi.
Fail tespit edilemeyince de olur olmaz tutanaklar ihdas ettiler. Fail bulunamayınca fail üretmeye kalktılar. Çok net söylüyorum, Jandarma mesela ilk Ahmet isimli kişiyi tutuklasaydı, Nevzat ifadesini ona göre kurgulama zamanına da sahipti.
Salim’den sonra tam 9 günü vardı. Bir de Jandarma Komutanı’nın 3. gün verdiği talihsiz müjdeli haberini unutmayalım. O arada Narin 3 gündür derenin altındaydı. Kolluk, cinayeti çözemeyince agresifleşti. Agresifleşince de hatalar yaptı.
Hatanın da ötesinde kasıtlı olarak yani ailenin işkence iddiaları, yalan yanlış tutanakları, yok bunun bununla ilişkisi varmış da bunun yengesiyle ilişkisine yönelik bilgi varmış falan.
Neticede, Jandarma 40 yılın başında eline bir cinayet soruşturması geçince bocaladı, eline yüzüne bulaştırdı ve hırsına yenildi.
Bu iş polislere verilseydi böyle olmazdı. Jandarma her ifade ile başka bir hikayenin peşine düştü. Kim ne dediyse, çocuğun en son görülme saati ona göre değişti.
Saatler değişti, zamanlar değişti, failler değişti, her bir hikayenin peşinden koştu. İş çözülemez hale geldi.”
“Günün sonunda kamera sayesinde yakalanan Nevzat’ın hikayesi soruşturmanın merkezine alındı. Nevzat ne dediyse ona göre soruşturma yürütüldü, baz çalışması da ona göre yapıldı. Halbuki ortada suçu kesinleşen bir tek kişi var o da Nevzat.
Bu nedenle de Nevzat’ın ifadesi doğrultusunda köyde başta Güran ailesi olmak üzere kim var kim yok kolundan tutukları gibi içeri atıldılar”
“Maalesef birçok insanın bu dosyada farklı menfaatleri var. Kimisi gündemde kalmak ister, kimisi gündeme oturmak ister, kimisi Narin’in adından para kazanır, kiminin aileyle husumeti vardır elindeki fırsatı değerlendirir, kimi aile kavramının kendisinden, Kürtlerden nefret eder bunu fırsat olarak görür.
Ya bir gazeteci nasıl olur da Nevzat’ı ölümüne savunur? Nevzat’ı eleştirenleri hedefine alır? Ne oldu tarafsız gazeteciliğe?”
“Herkes bir ata oynadı. Benim atım kazansın istiyor. Bu iş din değil, iman değil, takım da tutmuyoruz, at yarışı da oynamadık. Narin’in ölümü ne kadar korkunçsa haksız yere Narin’in öldürülmesi ile itham edilmek o kadar korkunç değil mi?
Bunu neden anlamak istemiyorlar? Nevzat’a karşı bu tarafgirlik niye? Nevzat şimdi diyor ki tek başıma bir köyün hakkından geldim. Hem namuslarına iftira attım, hem kızlarını katlettim, belki de istismar ettim hem de günahımı boyunlarına bıraktım.
Yani yedim, içtim hesabı size kitledim. Ve bütün bir toplum bu katile alkış tutuyor. 10 duruşma da olsa 10 ayrı kurgu ile karşımızda olacak.
Aman haaa, bak sakın haa sakın Nevzat demeyin bize, Nevzat’ın boynuna bırakmayın diyerek Devlete ve kurumlarına parmak sallayanların o parmakları ne zaman kırılacak ? Nevzat Tüm Türkiye’yi parmağında oynattı, oynatmaya da devam ediyor”
“Nevzat’ın ve Salim’in iletişimin tespiti bilgilerine göre Salim, Nevzat'ı en son 21 Mayıs tarihinde arıyor. O tarihten sonra Salim bir daha Nevzat'ı aramıyor. Arada sırada Nevzat kendisini arıyor. Aralarında toplam 47 telefon görüşmesi mevcut.
Daha önce de belirttiğimiz gibi Arif ile Nevzat arasındaki para meselesinden sonra Salim Nevzat ile bir daha iletişim kurmuyor, kendisiyle görüşmüyor , selam dahi vermiyor. Olay tarihinden geriye doğru gittiğimizde tam 3 ay boyunca Salim Nevzat'ı aramıyor”
“Şimdi deniyor ki, ‘Madem Nevzat yaptı, neden ilk Nevzat demediniz?’ Nevzat, çocuk kaybolduktan sonra rol yapıyor. Arif’in gözüne baka baka kendisini teselli ediyor, ‘Allah büyüktür, üzülmeyin, bulunur’ diyor, sigara ikram ediyor, birlikte namaz kılıyorlar, sırtlarını sıvazlıyor. Tüm aileyi resmen hipnotize ediyor. Doğal olarak kimse şüphelenmiyor. Ama yine de Arif ve Salim, ‘İlk Nevzat olabilir’ diyor. Fakat kolluk dikkate almıyor, ifadelere geçirmiyor.”
Narin cinayeti davasını yerinde takip eden gazeteci Emrullah Erdinç, Salim Güran'ın avukatının ifadelerini aktarmaya devam ediyor. Salim'in avukatı Onur Akdağ, Nevzat Bahtiyar'ın Narin'i aileden intikam almak için öldürmüş olabileceğini açıkladı:
Sayın Başkan, Nevzat sürekli hikaye değiştiriyor. Bu durumu değerlendirirken olayda bir ihtimalden bahsetmek istiyoruz. Bakın, yalnızca bir ihtimal diyoruz. Adli tıp raporunda, bir cinsel saldırı olduğuna dair net bir bulgu olmadığı ifade ediliyor.
Ancak bu, cinsel bir motivasyonun tamamen yok olduğu anlamına gelmez. Nevzat’ın karanlık zihniyetini kimse tam olarak anlayamaz. Hem intikam almak hem de dürtülerini tatmin etmek için bu cinayeti işlemiş olabileceğini düşünüyoruz.
Sonraki davranışları da ne yazık ki bu ihtimali destekliyor. Adli tıp raporunda, Narin’in vücudunda cinsel bir saldırıya ilişkin doğrudan bir bulguya rastlanmadığı belirtiliyor. Ancak pedofili eğilimlerini anlamak için yapılan çalışmalardan da faydalanmak gerekir.
Bu bağlamda, yabancı bir makaleden alınan bir bölümü mahkemenin dikkatine sunmak istiyoruz. Bu makalede, pedofilinin genellikle prepubertal çocuklara (13 yaş altı) yönelik cinsel fanteziler ve dürtüler geliştirdiği belirtiliyor.
Pedofiller, bu dürtüler nedeniyle ciddi içsel çatışmalar yaşar ve genellikle toplumda izolasyon, yalnızlık, düşük özgüven ve duygusal olgunlaşmamışlık gibi sorunlarla karşı karşıya kalır. Bu bilgiler, Nevzat’ın zihniyetini ve davranışlarını anlamamıza ışık tutabilir.
Ayrıca, Narin’e ait siyah renkli bir tişörtten ve araçtan alınan DNA örneklerinin karşılaştırılmasıyla ilgili raporlarda bazı eksiklikler bulunmaktadır.
Van Kriminal Laboratuvarı tarafından yapılan analizlere göre, 47 KM 388 plakalı aracın sol ön koltuğundan alınan sürüntü örneklerinde Narin’e ait DNA bulgularına rastlandığı belirtiliyor. Ancak, bu DNA örneğinin niteliği konusunda net bir açıklama yapılmamıştır.
Bu örneklerin ter, idrar, kan, tükürük veya ölüme bağlı sıvılar olup olmadığı açıkça belirtilmelidir. Bu nedenle, mevcut bulguların daha detaylı bir şekilde incelenmesi ve ek bir rapor hazırlanması için talepte bulunuyoruz.
Mahkemeden, bu cinayetin aydınlatılmasına yardımcı olacak tüm eksik noktaların tamamlanmasını talep ediyoruz."
Her ihtimal mümkündür. Ayrıca, Salim’in aracını o gün ve sonrasında hiç yıkamadığı, tozuyla ve toprağıyla bıraktığı da raporlarla sabittir. Bir diğer önemli husus ise Nevzat’ın ilk ifadesidir. Nevzat, ilk ifadesinde Narin’in cansız bedenini Salim’in alt yola getirdiğini iddia ederken, 21 Eylül tarihli ifadesinde cesedi kendisinin battaniyeye sardığını, ancak daha sonra battaniyeye almak için Salim’in aracıyla alt yola geldiğini söylemiştir.
Ancak bu iddia, mevcut baz raporlarıyla tamamen çürütülmektedir. Baz raporlarına göre, Salim ve Nevzat’ın baz sinyalleri alt yolda kesişmemektedir. Bu da Nevzat’ın ifadelerini geçersiz kılmaktadır. Nevzat’ın ifadelerinin aksine, Salim’in Narin’in cansız bedenini araca koymadığı baz raporları ve kamera kayıtlarıyla açıkça ortaya konmuştur. Bu arada, battaniye konusu ilk kez sosyal medya üzerinden paylaşılmıştır.
Örneğin, Murat Çınar Çatalcı’ya ait bir hesap tarafından Salim Güran hakkında asılsız iddialar ortaya atılmıştır. Hem de arabalarla ilgili kayıtlar bulunmaktadır, deniliyor. Bir diğer dikkat çekici detay ise muhtarın, Narin’in erkek kardeşi Enes ile görüşmesi ve olayın hemen ardından Narin’in boğulma iddiasını gündeme getirmesidir.
Telefon kayıtlarına ve kamera görüntülerine göre, Narin ya baygın ya da boğulmuş bir şekilde ön koltukta koyu kahverengi bir battaniyeye sarılı olarak yatmaktadır. Bu noktada çok ilginç bir durum söz konusudur. Daha ortada hiçbir şey yokken, Enes, Salim, Yüksel ve battaniyeden bahsedilmektedir.
Bu iddiaların tam da Salim’in tutuklandığı güne denk getirilmesi oldukça düşündürücüdür. Bu sosyal medya mesajlarını kim atıyor? Nevzat ya da ailesi değil mi? Bütün bu çelişkiler, dava sürecinin ne kadar şaibeli bir şekilde yürütüldüğünü göstermektedir.
Sayın Başkan, Sizce, bir baba kendi kızına zarar verecek ve bunu gizleyecek, ardından kimseye haber vermeyecek mi? dönüp demez mi: “Ulan, bari kızımı bir mezara atsaydın! Kızım hayvan mıydı, bu devlet bana gözünden mi bakıyor?”
Bu kadar tutuklu kadın, erkek, çoluk çocuk sırf Enes için mi kendini feda etti? İşkenceye rağmen itiraf etmiyorlar. Ne için? Enes için mi, Salim için mi? Eğer Nevzat oğlunun aracını o gün kullanmak için almışsa, Salim bunu nereden bilebilir?
Bu soru da oldukça ilginç. Kendisine sorduk. Şimdi aranızda, Allah aşkına, bu senaryoların mantıklı olup olmadığını sorgulayacak bir akıl yok mu? Bu senaryoları ben uydurmuyorum, yanlış anlamayın. Bunlar, bazı aklı evvel, ilkesiz, şuursuzların 7/24 topluma empoze ettiği şeyler. Kimse şunu sormuyor:
“Manevraları sürdüren Salim, neden tam da o gün fatura ödemesi yaptı?” Demez mi? Salim kardeşim, “Ne yapalım, ne edelim, böyle bir olay olmuş,” demez mi?
Şimdi her iki senaryomuzun da ortak noktasına, yani en komik kısmına gelelim. Salim, bu kadar olay başına gelmişken, mobil bankacılık üzerinden iki tane fatura ödüyor: biri saat 15:19’da, diğeri 15:28’de.
11 Eylül tarihli ön raporda bu bilginin dosyada yer almasına rağmen, biz yine de 15 Aralık’ta bu bilgiyi mahkemeye sunuyoruz. Biz, Diyarbakır Barosu’nun bir üyesi olmaktan onur ve şeref duyuyoruz. Bunun altını çizerek belirtmek isterim.
Saygıdeğer eski Baro Başkanı Naif Eren’in savunmalarında bizden sık sık bahsetmesi hem gururlandırdı hem de düşündürdü. Ancak Nait Eren, sosyal medyada şahsımı delilleri tartışmakla suçladı.
Madem sen delilleri tartışıyorsun, ben de tüm savunmalarımı senin üzerinden kurgularım düşüncesine girdim. Bu dava tamamen sosyal medya ve korkunç bir halk algısı üzerinden alevlendirdiğini görüyoruz. Bu soruşturmadaki birçok soru, sosyal medyada yayılan iddialara dayanıyor. Örneğin benzinlikçi, örneğin direksiyonda kusmuk var gibi yalan beyanlar…
Narin cinayeti davasını takip eden gazeteci Rojda Altıntaş'ın aktardıklarına göre Salim Güran'un avukatı Onur Akdağ, "Ünlü olmak isteseydik canlı yayınlara çıkar yüzümüzü gösterirdik" ifadelerini kullandı:
"Salim Güran’ın avukatı Onur Akdağ konuşuyor: “Sayın Nahit Eren, şahsımızı sosyal medyada delilleri tartışmakla suçladı. Maden sen delil tartışırsın, ben de tüm savunmamı senin üzerine kurarım, çabasına girdi.
Kendisi bizden yaşça çok büyüktür, kendisine hürmetimiz var. Ancak Nahit Bey şunu unutuyor, Bu davayı alevlendiren, çığırından çıkaran tamamen sosyal medya ve sosyal medyadaki korkunç algılardır. Kolluğun soruşturmada sorduğu neredeyse bütün sorular sosyal medyada atılan iftiralardır. Örneğin benzinlikçi, örneğin direksiyonda kusmuk bulunmuş yalanları…
Biz hiçbir şeyden korkmadan, yılmadan, bir şöhret , ün arzusu gütmeden, adımızı koyarak sosyal medyadaki yanlış algıları düzeltmek adına Twitter'a girdik. Biz savunduklarımızla, ortaya koyduğumuz delillerimizle en azından vicdan sahibi insanlara “ya Nevzat da olabilirmiş, bak görüyor musun bizi yanıltmışlar” dedirtebildik?
Ünlü olmak isteseydik, bazılarının yaptığı gibi canlı yayınlara çıkar yüzümüzü gösterirdik. Herkesin savunduğunu savunmak çok kolay. Biz herkese rağmen, onca hakaret, tehdit ve telkinlere rağmen bu yola girdik.
Eğer bu parayla ölçülebilir bir şeyse kusura bakmayın biz yediğimizi, içtiğimizi, aldığımızı unuttuk. Biz Arif’in acısını kendi acımız bilerek tüm gayretimizle ortaya bir şeyler koyduk. Nahit bey savunmalarının yarısından fazlasında bizden ve şahsımın bulduğu delillerden bahsediyor, bunları çürütmeye gayret ediyor.
Tekrar söylüyorum. ben bundan Onur duydum, gurur duydum. Lakin biz bu aşamadan sonra kendisinden bahsetmeyeceğiz. Çünkü kendisinin dosyaya maddi hakikatin ortaya çıkması için bir katkısının olduğunu düşünmüyoruz. Yani bizim Nahit Eren savunmaları üzerinden bir beyanda bulunmamız anlamsız. Zira kendisi dosyada ekstra bir maddi delil ortaya koyabilmiş değil”
Sayın Başkan, adımsayara gelelim. Salim’in 15:20 ile 15:22 arasında bir hareketlilik başlıyor. Minimum giriş-çıkış mesafesi 120 adım. 15:22’de eve giriş yapıyor. 15:22 ile 15:32 arasında ise Arif’in evinin içinde ve diğer odalarda hareket etmeye devam ediyor.
Senaryoya göre, evde 50 adım daha atıyor mu? Hayır, sadece 50 adım değil. Salih, 15:36 sıralarında tekrar ahırın arka kapısına geçiyor. Evden çıkışı ile ahırın arkasına girişi arasında 70 adım mesafe var.
Gidiş-dönüş toplamda 140 adım oluyor. Çünkü aynı zaman diliminde Salih’in tekrar Arif’in evinde olduğu görülüyor. 15:41’de evden çıkarak ahırın arka kısmına geçiyor ve 60 adım daha atıyor. 15:42’de ise Arif’in evi ile kendi evi arasındaki yolda olduğu iddia ediliyor.
Burada 80 adım daha kaydediliyor. 15:43’te yine Arif’in evinin önünde görülüyor ve minimum 20 adım daha atmış oluyor. Baz raporuna göre, Salih’in 15:22’de tekrar Arif’in evinin içinde olduğu tespit edilmiş. Burada 10 adım daha ekleniyor.
Sayın Başkan, burada çok büyük bir çelişki var. Adım sayar meselesi konuşulmaya başlandığında herkes, “Zaten kimse Salih’i suçlamıyor ki,” demeye başlıyor. Ama mesele şu: Salim olaydan nasıl haberdar olmuş? Ben Enes’in avukatı değilim, ancak şunu biliyorum: Salim, eğer olayın organizatörü değilse ve cinayetle ilgisi yoksa, bu dosyada tüm suç Nevzat’ın üzerine yıkılacaktır.
Şimdi şu soruları sormak gerekiyor: 1.Narin’i kim öldürdü? 2.Nevzat’ı kim çağırdı? 3.Nevzat’ı kim tehdit etti veya ikna etti? Bazı kişiler, “Adım sayar uygulaması verileri saat saat silinebiliyor,” diyor.
Ancak bilimsel araştırmalarımız gösteriyor ki, adım sayar uygulamalarında saatlik veri silmek mümkün değildir. Salim’in kullandığı telefondaki uygulama yabancı bir uygulamadır. Bu uygulamada yalnızca belirli bir tarihe ait veriler silinebiliyor, ancak saatlik verileri silmek mümkün değil.
Bu nedenle, adım sayar uygulamasının bir hata içerip içermediği veya verilerin manipüle edilip edilmediği detaylı olarak incelenmelidir. Ancak şu anki bulgularımıza göre, bu verilerde bir hata veya manipülasyon yapılması imkânsız görünmektedir.
Bu durumda, Salih’in adım sayar verileriyle ilgili çelişkiler üzerine daha detaylı bir inceleme yapılması gerektiğini savunuyoruz.
Davayı yerinde takip eden gazetecilerden Ardıl Batmaz, Salim'in avukatı Onur Akdağ'ın savunmasında Nevzat'ın cinayet saatinde internete girmediğini çünkü cinayet işlemekle meşgul olduğunu belirtti:
"Nevzat olay saatlerinde internete girmiyor çünkü eli dolu, cinayet işlemekle meşgul, Narin'in bedenini dereye götürmekle meşgul. Sonraki saatlerde internet kullanımında rekorlar kırıyor."
Salim Güran'ın avukatı Onur Akdağ, Salim Güran ile Nevzat Bahtiyar'ın internet kullanımlarını karşılaştırdı:
Sayın Başkan, cinayetten sonra ilerleyen saatlerde Nevzat’ın internet kullanımı rekor seviyelere ulaşıyor. Dün ise Salim’in 15:00 ile 15:40 arasındaki internet kullanımı, diğer saatlere göre çok az olduğu iddia edilerek eleştirildi. Ancak gerçek bambaşka.
Biz burada yalnızca Salim’in internet geçmişinden değil, Salim ve Nevzat’ın internet kullanımının karşılaştırılmasından da bahsediyoruz. Dün yalnızca Salim’in internet kullanımına odaklanılarak bir resim çizilmeye çalışıldı. Şimdi verileri birlikte inceleyelim: Salim’in internet kullanımı:
•15:14’ten 15:45’e kadar yoğun bir internet kullanımı görülüyor.
•15:25:08’de Salim’in rekor düzeyde bir internet kullanımı kaydediliyor.
•15:26’da yine ciddi bir internet kullanımı var.
•15:27:43’te aşırı yoğun bir kullanım tespit ediliyor.
•15:28:54’ten 15:33:43’e kadar tekrar yoğun bir internet kullanımı mevcut.
•15:33:43’te veri akışı devam ediyor.
•15:36 ve 15:41 arasında da Salim’in interneti yoğun bir şekilde kullandığı kaydediliyor. Nevzat’ın internet kullanımı:
•15:10:24’te internet kullanımı başlıyor. Ancak bu noktadan itibaren 15:15:30’a kadar internet kullanımı neredeyse yok. Arka plandaki uygulamalar bile kapanmış görünüyor. Çünkü cinayeti işliyor.
•15:15 ile 15:20 arasında az da olsa veri akışı mevcut, ancak kayda değer bir kullanım değil. •15:26:09’da internet kullanımı neredeyse tamamen duruyor ve 16:01’e kadar herhangi bir yoğun veri akışı gözlemlenmiyor. Çünkü Narini dereye koyuyor.
•16:01’de kısa süreli bir yoğunluk yaşanıyor, ardından internet kullanımı tekrar kesiliyor.
•Nevzat, 17:06 ile 17:49 arasında ise rekor düzeyde, adeta uçak hızında bir internet kullanımı sergiliyor. Şimdi, Nevzat’ın 17:06 ile 17:49 arasındaki yoğun internet kullanımı, olayın ardından gerçekleşen bazı kritik adımları saklamak ya da bilgi edinmek amacıyla yapılmış olabilir mi?
Sonuç olarak, Salim ve Nevzat’ın internet kullanımları arasında ciddi farklar bulunuyor. Bu veriler, olayın aydınlatılması açısından büyük önem taşımaktadır. Dolayısıyla, yalnızca Salim’in internet verileri üzerinden bir değerlendirme yapmak, gerçeği yansıtmayan bir yaklaşımdır.
Sayın Başkan, şimdi biraz da kırmızı renkli çingene araç meselesine geçelim. Bu konuda, iki çingene ile kırmızı bir aracın görüldüğüne dair iddialar ve Salim’in ses kaydından bahsediliyor.
Savcılık makamı, muhtarın bu ifadesiyle aramaların yanlış yönlendirildiğini ve dikkatlerin başka yerlere çekilmeye çalışıldığını iddia ediyor. Şimdi dilerseniz, birlikte bu ses kaydını dinleyelim. ( ses kaydı dinlendi )
Bu kayıtta net bir şekilde görülüyor ki Salim, köy halkından ne duyuyorsa onu anlatıyor. Bir nevi köyde dolaşan bilgileri yansıtarak aktarıyor. Hatta yanındakine sorular yöneltiyor, çünkü duyduğu bilgiyi ondan öğrenmiş.
Salih’in ifadeleri kendi gözlemlerine değil, başkalarından duyduklarına dayanıyor. Bu ses kaydını dikkatlice incelediğimizde, Salih’in herhangi bir yönlendirme ya da kasıtlı bir çaba içinde olmadığını görebiliriz.
Onun amacı yalnızca duyduklarını paylaşmaktır. Bu nedenle, bu kaydın suç teşkil eden ya da şüphe uyandıran bir unsur olarak değerlendirilmesi adil değildir.
Sayın Başkan, Salim’in cesedi kontrol amacıyla o gece kendi aracıyla Eğertutmaz Deresi’ne gittiği yönündeki iddialar, mütalaada yer bulmamıştır.
Aracın markası, rengi ve modeli kamerada net bir şekilde tespit edilememiştir. Ayrıca, daraltılmış baz kaydı ile Salim’in kesin olarak orada olduğu da ispatlanmamıştır. Çiftlik kameralarındaki görüntüler, hepimizin dikkatine sunulmuştur.
Salim’in içinde olduğu iddia edilen araç, ilk kez saat 22:33’te kamerada görülüyor. Araç, 22:48 ile 22:55 arasında kontağı kapatmadan bekliyor ve saat 22:56’da geldiği istikamette görüntüden kayboluyor.
Çok şükür ki Salim’in telefonunda ses kaydedicisi mevcut. O gece saat 22:41’de 23 saniyelik bir telefon görüşmesi kaydedilmiş.
Çiftlik kamerasında gördüğümüz araç o esnada ağacın arkasında anlamsız manevralar yapıyor. Araç durmuyor, kimse de içine binmiyor. Ancak ses kaydını dinlediğimizde Salim’in yürüdüğünü ve yanında insanların olduğunu duyuyoruz.
Salim, Kürtçe konuşarak, 300 kişiyle arama yaptıklarını ve çocukları bulamadıklarını anlatıyor. Bu konuşma, olay yerindeki durumu net bir şekilde ortaya koymaktadır. Ayrıca, saat 22:32’de Kurtuluş Güran ile ve saat 23:01’de Arif Güran ile yaptığı telefon görüşmeleri de kayıt altına alınmıştır.
Bu kayıtlar, Salim’in köy çevresinde olduğunu çok açık bir şekilde göstermektedir. Buyurun, şimdi bu ses kayıtlarını inceleyelim. (Ses kayıtları dinleniliyor)
Salim Güran’ın avukatı Onur Akdağ, Ulusal Krimminal'in tespitlerinin asılsız olduğunu ifade etti: Ulusal Kriminal, Narin’in kıyafet unsuruyla patikaya çıktığını ve bunun takip edilebildiğini söylüyor.
Peki, Narin’i tespit ettiğini iddia eden bilirkişiler, neden Nevzat’ın tepeye çıktığını ya da Salim’in tepeden seslendiğini tespit edemiyor? Bu durumda, cüssece Narin’den 2 kat büyük Nevzat’ı nasıl tespit edemiyorsunuz?
Doğru, onlar da haklı. Zira Nevzat, Narin’in kocaman yüreğinin tırnağı bile etmiyor, o yüzden görememişler. Ulusal Kriminal’e göre Narin, 1 dakika içinde patikayı çıkmış.
Ben iddia ediyorum, bir yetişkin bile depar atsa 2 dakikada çıkar o dik yokuşu. Bu yöndeki tespitler tamamen asılsız
Salim Güran’ın avukatı Onur Akdağ'ın baz raporuna ilişkin savunmasından: "Köyde interneti bırakın telefon bile birçok noktada çekmiyor. Konum bilgileri en az 200-300 metre şaşma ile gösteriliyor."
Gazeteci Ardıl Batmaz, duruşmaya saat 14.00'a kadar ara verildiğini açıkladı.