Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) üyesi Avukat Şükran Öztürk, Abdullah Öcalan'a yönelik tecridin yalnızca kendisine değil, tüm topluma uygulanan bir hukuk ihlali olduğunu vurgulayarak Türkiye Barolar Birliği'ne (TBB) çağrıda bulundu. Öztürk, “Barolar Birliği'nin tecride karşı sessiz kalmaması ve Öcalan'ın çağrısını hukuksal anlamda sahiplenmesini istiyoruz” dedi.
Tecrit Sorunu ve Hukuki Yansımalar
Öcalan’ın ailesiyle ve avukatlarıyla görüşme hakkı bulunmasına rağmen bu hakların yerine getirilmediğini belirten Öztürk, uygulanan tecridin hukuken geçersiz olduğuna dikkat çekti. AİHM’nin, Öcalan’ın “umut hakkının” ihlal edildiği yönündeki kararını hatırlatan Öztürk, tecridin kaldırılmadığı sürece adaletin sağlanamayacağını söyledi.
Cumhuriyet rejiminin hukuki ihlalleri
Hukuk sistemindeki siyasallaşmayı eleştiren Öztürk, mevcut cumhuriyet rejiminin getirdiği hukuki mevzuata uyulmadığını ifade etti. Öztürk, her iktidarın hukuk sistemini kendi çıkarları doğrultusunda şekillendirdiğini, bu durumun ülke genelinde çözümsüzlüğü derinleştirdiğini belirtti.
Umut Hakkı ve Uluslararası zorluklar
AİHM’nin, Abdullah Öcalan için "umut hakkı" ihlalini işkence olarak değerlendirdiğini anımsatan Öztürk, bu hakkın hala uygulanmadığını ve yasal düzenlemenin siyaseten bir koz olarak kullanılmasının hukukun etik kurallarına aykırı olduğunu ifade etti. Ayrıca, 10 yıldır yapılmayan yasal düzenlemenin, Avrupa ile pazarlık konusu haline geldiğini söyledi.
Meclis ve hukuki düzenleme çağrısı
Öztürk, Meclis'in umut hakkına dair bir düzenleme yapması gerektiğini, bunun demokratik ve çağdaş bir hukuk sistemi için zorunlu olduğunu vurguladı. Bu düzenlemenin, adalete güveni tazeleyeceğini ve barışa katkı sağlayacağını belirtti.
Toplumun tüm kesimlerinden destek bekleniyor
Son olarak, tecride karşı toplumun tüm kesimlerinin aktif bir şekilde sesini yükseltmesi gerektiğini belirten Şükran Öztürk, baroların, hukuk örgütlerinin ve Barolar Birliği’nin bu süreçte önemli bir rol oynaması gerektiğini ifade etti. Tecridin yalnızca Abdullah Öcalan’a yönelik bir mesele değil, tüm demokrasiye ve hukuka karşı bir tehdit olduğunu söyledi.
Barolar Birliği'nin tarihsel rolü
Öztürk, Barolar Birliği'nin, bu süreçte aktif bir rol oynaması gerektiğini belirterek, "Barolar Birliği, tarihsel sorumluluğunu yerine getirmeli ve tecride karşı durmalıdır. Hukuk iktidarın sopası olarak kullanılmamalıdır" dedi.