İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın yürüttüğü bir soruşturma kapsamında Van, İstanbul ve Mersin’de gazetecilere yönelik ev baskınları düzenlenirken, çok sayıda gazeteci gözaltına alındı. Baskınlarda Reyhan Hacıoğlu, Necla Demir, Rahime Karvar, Ahmet Güneş, Vedat Örüç ve Welat Ekinci’nin yanı sıra prodüksiyon şirketlerinde bulunan bilgisayar ve harddisklere de el konuldu. Bu operasyonlara karşı gazetecilerden ve meslek örgütlerinden tepkiler yükseliyor.
“İktidar hakikati gizlemek istiyor”
Gazeteci Umut Taştan, devletin özgür basını hedef alarak gerçekleri gizlemeye çalıştığını söyledi. Taştan, “Gazeteciler, hakikati ortaya koyduğu için hedef alınıyor. Kayyım atamaları, ekonomik krizler, savaşlar gibi halkı doğrudan etkileyen konuların üzeri baskılarla örtülmek isteniyor” dedi.
Gazetecilere yönelik gözaltıların ve tutuklamaların ortak akıl ve dayanışmayla karşılanması gerektiğini vurgulayan Taştan, “Tüm meslek örgütleri ve gazeteciler bu süreçte bir araya gelmeli. Bu, yalnızca özgür basının değil, tüm toplumun meselesidir” ifadelerini kullandı.
“Kürt basını mücadelenin merkezinde”
Gazeteci Fatih Polat ise Kürt basınının tarihinin bir mücadele tarihi olduğunu belirterek, devletin Kürt meselesi bağlamındaki uygulamalarını eleştirdi. Polat, “Kürt gazetecilere yönelik baskılar, devletin Kürt meselesine dair politikasının bir göstergesi. Gözaltılar ve tutuklamalarla, halkın doğru bilgiye ulaşması engellenmek isteniyor” dedi.
“Basın özgürlüğü hepimizin meselesi”
Polat, basın özgürlüğünün sadece gazetecilerin değil, halkın da meselesi olduğunu vurgulayarak, “Halkın haber alma hakkı gasp edildiğinde muhalefet de susturulmuş olur. Bu nedenle demokrasiye inanan herkes, basın özgürlüğü için mücadele etmelidir” diye konuştu.
Tepkiler artıyor
Gözaltılara karşı başlatılan dayanışma çağrıları büyürken, gazeteciler, tutuklanan meslektaşlarının serbest bırakılmasını ve özgür basına yönelik baskıların sona erdirilmesini talep ediyor.