Güneydoğu Gazeteciler Cemiyeti'nde yapılan toplantıda söz alan CHP Diyarbakır Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, yerel seçim sürecine ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Diyarbakır’da Eskişehir merkezli gözaltılar protesto edildi Diyarbakır’da Eskişehir merkezli gözaltılar protesto edildi

Yerel seçim sürecinde devletin tüm imkanları AK Parti için seferber edildiğini aktaran Tanrıkulu, 'Adalet ve Kalkınma Partisi bir devlet partisine dönüşmüş durumda. Dolayısıyla devletin bütün imkanlarının seferber edildiği bir ortam var bütün bölgede. Neredeyse bütün Türkiye'de bunu hissediyoruz ama burada daha ağırlıklı olarak hissediyoruz: Çünkü Türkiye'nin diğer bölgelerinden farklı olarak bir de devletin güvenlik güçlerinin seferber olduğu bir ortam var bütün bölgede. Onlarla mücadele edeceğiz, ediyoruz. Şunu ifade edeyim: seçimlerin adil olması seçim günü ile ilgili bir mesele değildir. Oy vermenin başladığı ve bittiği süre ile ilgili değildir. Oy verme gününe ilişkin değildir sadece. Seçim takviminin başlamasından seçim sonuçlarının ilan edilmesine, kesinleşmesine kadar olan bir süreyi ifade eder. Bütün bu sürecin adil olması lazım. Ama biliyoruz ki adil değil. Seçmen yazılımından propaganda süresine kadar geçen süre adil bir süreci ifade etmiyor' dedi.

'Kamu görevlileri AK Parti üyeleri gibi çalışıyor'

CHP'li Tanrıkulu, seçim sürecini birçok alanda takip ettiklerini ifade ederek, kamu çalışanlarını da uyarılarda bulunarak, şunları söyledi:

Bakın daha bu hafta itibariyle Genel Başkanımız grup toplantısında bağımsız ve tarafsız olması gereken ve kamu yayıncılığı yapması gereken TRT'nin kullanıldığı imkanları kamuoyuyla paylaştı. Bu tek başına bir örnektir. Buradan da valinin, diğer mülki idare amirlerinin doğrudan doğruya Adalet ve Kalkınma Partisi'nin üyeleri gibi çalıştığını biliyoruz. Ayrıca Diyarbakır'da yaklaşık 8 yıldır kayyum yönetimi var. Yerel yönetimlerin bütün imkanları Adalet ve Kalkınma Partisi'ne ve adaylarına seferber edilmiş durumdadır. Bunları biliyoruz ve görüyoruz. Sonuçta bu toplumun hafızası vardır, bizim de hafızamız vardır. Ben buradan hem tecrübeli bir hukukçu tecrübeli bir siyasetçi ve milletvekili olarak söylüyorum ve bu kamu görevlilerini buradan uyarıyorum, Diyarbakır'dan uyarıyorum, özellikle Diyarbakır'dakileri uyarıyorum, Diyarbakır mlletvekili olarak uyarıyorum: Gördüğümüz her hukuksuzluğu kaybedeceğiz ve mutlaka suç duyurusunda bulunacağız. Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin kayıtlarına geçireceğiz. Dolayısıyla 'Ben bugün yaptım, yanıma kar kaldı, yarın öbür gün başka yere giderim, unutulur' değil. Sezgin Tanrıkulu olarak Diyarbakır'da yaşanacak bütün hukuksuzlukları birer soru önergesiyle Meclisin kayıtlarına geçireceğim. Dolayısıyla bu kamu görevlilerinin adlarını Meclisin tarihine yazacağım! Diyarbakır'dan bilsinler. Bundan sonraki süreçte adım attıkları zaman gerçekten de tarafsız, bir kamu görevlisinin gerektirdiği liyakatla çalışmalarını buradan onlara öneriyorum. Yarın, öbür gün devran dönerse, sonra 'biz ne yaptık, niye böyle yaptık?' demesinler. Kamu görevlisi süreci de uzun süreçlerdir. Diyarbakır'da çalışan çok genç kamu görevlileri var, önlerinde uzun meslek yaşamları var. O meslek yaşamlarını şimdiden Diyarbakır'da kötü bir anıyla, kötü bir sicille noktalamasınlar. Buradan benim tavsiyem kendilerine odur. Kendilerinin hukuk çizgisinde kalmalarını buradan ben kendilerine öneriyorum ve onların bir büyükleri olarak onlara tavsiye ediyorum. Bunun da sizin aracılığınızla hem Diyarbakır'a hem bölgeye duyurulmasını özellikle istiyorum.'