Sanatçı ve siyasetçi kimliğiyle tanınan Sırrı Süreyya Önder, cezaevinde geçirdiği döneme dair anılarını paylaştı. Önder, sinema dünyasının önemli isimlerinden Nuri Bilge Ceylan, Reis Çelik ve Mehmet Eryılmaz’ın ziyaretini kaleme alırken duygularını, “O kadar da polat yürekli biri değilim. Ağlamamak için zor tuttum kendimi” sözleriyle özetledi.
T24’teki köşesinde anılarını anlatan Önder, tutuklu bulunduğu süreçte Ceylan’ın Ahlat Ağacı filmine dair deneyimini de şu sözlerle aktardı:
“Filmi izledikten birkaç gün sonra ‘Görüşçün var’ dediler. Görüş kabinine girdiğimde karşımda Nuri Bilge Ceylan, Reis Çelik ve Mehmet Eryılmaz duruyordu. Senaryolar, yeni çekilecek filmler üzerine sohbet ettik. Üçü de kitap getirmişlerdi. Ayrılırken bir isteğim olup olmadığını sordular. Üç koca yönetmene ayağımı vuran ayakkabılarımı verip kızıma iletmelerini istedim.”
Önder, cezaevi koşullarında sinemayla bağını sürdüren diğer sanatçı dostlarını da unutmadı. Belgesel sinemacı Elif Ergezen’in, önemli sahneleri fotoğraf kartlarına bastırıp göndermesiyle sinemaya olan özlemini nasıl giderdiğini şu ifadelerle anlattı:
“Bu filmlere cezaevi koşullarında bakmamı Elif Ergezen’e borçluyum. Kartları sırası bozulmasın diye birbirine iple bağlıyordu. İpin bir ucunu hücremin bir köşesine tutturup kartları sırayla gezdiriyordum.”
Cezaevi müdürlüğü tarafından “filmpostal” serisinin kendisine verilmesinin yasaklandığını dile getiren Önder, anılarını şöyle noktaladı:
“Çıktıktan sonra ne Roma’yı ne de Kız Kardeşler’i izledim. Onlar baktığım filmler olarak çok özel bir yerde kalacak.”
Önder, yazısını sinema dünyasının efsane ismi Yılmaz Güney’e atıf yaparak ve sınanmış dostlukların kıymetine vurgu yaparak tamamladı:
“İnişli çıkışlı bir yaşanmışlığın en büyük faydası, sınanmış dostluklardır. Sınanmış dostlarınız bol olsun.”