Diyarbakır'da 8 yaşındaki Narin Güran'ın ölümüyle ilgili süren dava, eksik delil toplama iddialarıyla tartışmalı bir hal aldı. Diyarbakır 8. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davada Narin’in annesi Yüksel Güran, ağabeyi Enes Güran, amcası Salim Güran ve komşusu Nevzat Bahtiyar "kasten öldürme" suçundan yargılanıyor.

Dokuzu tutuklu 19 şüphelinin akıbeti ise belirsizliğini koruyor. Onlara dava açılacak mı, açılırsa neyle suçlanacaklar, belli değil.

İddianamede en can alıcı ve gerekli sorulara yanıt verilmiyor.

Yani Narin’in kim tarafından ve nasıl öldürüldüğü açıklanmıyor.

İddiayla söyleyebilirim ki…

Yargı tarihimizin en özensiz ve en berbat soruşturmalardan biri yürütüldü.

Savcılık ve jandarma öyle acemice davrandı ki, yaptıkları veya yapmadıkları işlemlerle cinayeti karartmış oldular. En temel kanıtları toplamayarak, suçu köye yayarak, olay örgüsünü karmaşıklaştırarak, katilin belirsiz, cinayetin sebepsiz kalmasına yol açtılar.

Askeri üsteki kamera

Normalde Tavşantepe’de bir kuzu kaybolsa köyü tam cepheden gören Bağlar İlçe Jandarma Komutanlığı Jandarma Uzman Çavuş Bilal Dicle Gözetleme Üs Bölgesi’ne ait kamera görüntülerine bakılıyor.

Narin’in kaybolduğu 21 Ağustos günü de akla hemen o kameralar geldi.

Dosyaya giren ses kaydına göre amca Salim Güran ile jandarma arasında saat 20.29’da şu diyalog yaşanıyor:

Jandarma: Kamera yok mu o yolu gören?

Güran: Sadece okulun var, zaten en son okulunun oraya gitmiş.

Jandarma: Tepeye baktınız mı?

Güran: Her yere bakıyoruz komutanım, bütün köylü toplanmış.

Jandarma: Tepenin kamerası gösteriyor ya…

Güran: Evet.

Jandarma: Tamam, haydi görüşürüz.

Güran, o akşam bir diğer görüşmede jandarmalara “Vallahi en son onu 3’te felan görmüşler, 3.30’da (15.30)” şeklinde konuşuyor.

Yani, Narin’in kaybolduğu zaman dilimini söylüyor.

Buna rağmen Narin’in son kez görüldüğü saat 15.11’den değil, ne hikmetse saat 18.00.-19.30 sularından itibaren kamera görüntüleri alınıp incelenmiş.

Görüntü inceleme tutanağında, şüphe olabileceği değerlendirilen araçların geçişleriyle ilgili tespitler var.

Örneğin, saat 19.23’te Tavşantepe Mahallesi’ndeki okulun alt tarafında bulunan yolda gelen bir aracın sola dönüş yaparak, Diyarbakır-Mardin karayolu istikametine doğru gittiği görünüyor.

Saat 15.00’den sonraki görüntüler elde edilmiş olsaydı belki de cinayeti aydınlanabilirdi. Çünkü Narin, saat 15.11’de okulun kamerasına takılıyor. Okulun karşısındaki toprak yola dönerek, evine doğru yürüyor.

Üsse ait kamera görüntüleri bize bu yol üzerindeki hareketliliği bize verebilirdi.

Acaba Narin, yolda bir araçla karşılaştı mı?

Yoksa evine kadar ulaştı mı?

Bu soruların yanıtı verilebilmiş olsaydı, Narin’in cesedini evde Salim Güran’dan teslim alıp dereye gömdüğünü iddia eden Nevzat Bahtiyar’ın iddiaları kanıtlanabilir veya çürütülebilirdi.

Babaya soruşturma

Savcılık askeri üsse ait görüntüleri saat 15.00’ten itibaren alıp incelemeliydi.

Ancak savcılık kanıtları toplamaktansa, birkaç gün önce gazetecilere yaptığı açıklamada, üst bölgesine ait kameraların incelenmesini isteyen baba Arif Güran hakkında adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs iddiasıyla soruşturma başlattı.

Güran, 5 Kasım’da jandarmada sorgulandı.

Narin Güran’ın ailesine ateşli silah soruşturması açıldı Narin Güran’ın ailesine ateşli silah soruşturması açıldı

Neden basına demeç verdiği, bu konuda yönlendirilip yönlendirilmediği soruldu.

“Katil Nevzat Bahtiyar’dan başka kimse değildir, devlet şu an bir katilin lafını dinleyerek, bir anneyi cezaevine atıyor?” iddiasını neye dayandırdığı yöneltildi.

Güran, “Daran 2 üs bölgesinin kamera kameralarının incelenmesini istiyorum. İddianamede buna değinilmediği için böyle bir açıklama gereği duydum” dedi

Baba, “Haksız” diyebilir miyiz?

Jandarmaların Narin’i bulmak için üfürükçülere ve definecilere bel bağladığını gördükten sonra insan “Neyse ki cesedi bulabildiler” diye şükrediyor.

Dua edelim ki…

Üssün kamera görüntüleri depolanmış olsun.

Eğer öyleyse cinayeti çözmek bugün hala mümkündür.

Nevzat Bahtiyar, cesedin bulunduğu gün evine gelmemiş

Narin’in cesedini amcası Salim Güran’dan teslim alıp Eyertutmaz deresine gömdüğünü iddia eden Nevzat Bahtiyar, sık sık ifade değiştirmekle biliniyor.

Gözaltına alındığı 9 Eylül’de jandarmada, ertesi gün savcılık ve mahkemede ifadesi alındı. Ardından 21 Eylül’de tekrar savcılığa başvurarak, ifadesini güncelledi.

Dosyada, hiç bilinmeyen bir ifadesi daha var.

Diyarbakır İl Jandarma Komutanlığı’nda ‘bilgi sahibi’ sıfatıyla dinlenen Bahtiyar’ın bu ilk ifadesi 4 Eylül’de alınmış.

Bahtiyar, ilk ifadesinde, olay günü saat 6’da Tavşantepe’deki evinden çıkarak, inşaat halindeki diğer evinin elektrik işini yapmak üzere Çarıklı köyüne gittiğini söylüyor.

Bahtiyar, şöyle diyor:

“Akşam 19’a kadar burada bu işle uğraştım. Elektrikçi yaptığı iş için 5 bin TL isteyince saat 16.30’da kardeşim Mehmet’ten borç almak Çarıklı’daki evine gittim. Parayı alıp inşaata geldim ve elektrikçiye verdim. Bunun dışında inşaat alanından ayrılmadım. İşlerim bitince saat 19’da evime geldim. İnşaatta ben ve elektrikçi birlikte çalıştık. Başka kimse gelmedi. Kimseyle yüz yüze görüşmedim.”

Bahtiyar, kardeşi Mehmet dışında kimseyle telefonla görüşmediğini ileri sürdü. Ancak saat 15.08’de Salim Güran’la görüştüğü hatırlatıldı. Bahtiyar, “Siz söyleyince hatırladım. Evimin ve mezarlığın suyunda tıkanıklık olduğundan muhtarla görüştüm” dedi.

Bahtiyar, sonraki ifadelerinde, kardeşi Mehmet’in eşi Ayşe’nin 5 bin TL’yi kendisine getirdiğini, borcu elektrikçiye teslim etmek için Tavşantepe köyüne gittiğini anlattı.

Yani, ilk ifadesinde, “Çarıklı’dan hiç ayrılmadım” diyerek, yalan söyledi.

Bu arada Narin’in cesedinin bulunduğu 8 Eylül’de Bahtiyar’ın köye gelmediği ve Çarıklı köyündeki inşaatta kaldığı ortaya çıktı. Oğlu İbrahim, “Babam aradı. ‘Mahalleye giriş çıkış kapalı mı?’ diye sordu. ‘Kapalı’ dedim. Babam da ‘Çarıklı’daki evde kalacağını söyledi” dedi.

 Ismail Saymaz

Kaynak: Halk TV