Politika

Bahçeli'den sert mesaj: Bugün kitabın ortasından konuşacağım!

MHP Lideri Bahçeli, parti grup toplantısında Türkiye'nin milli birliğini hedef alan girişimlere ve ekonomiye dair sert mesajlar verdi: 'Bugün kitabın ortasından konuşacağım, hiçbir yoruma ihtiyaç bırakmayacağım.' Türkiye’nin ekonomik fırtınayı atlattığını belirten Bahçeli, 'Felaket tellallarına mahcubiyet yaşatacağız' dedi.

Abone Ol

AMED TV -  Bugün kitabın ortasından hiçbir yoruma ihtiyaç bırakmayacak nitelikte konuşacağım.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin grup toplantısında Türkiye'nin ekonomik ve siyasi gündemine ilişkin çarpıcı açıklamalarda bulundu. "Bugün kitabın ortasından konuşacağım, yabancı menşeili örtüyü kaldıracağım" diyen Bahçeli, milli birlik ve kardeşlik vurgusu yaparak Türkiye'nin tüm zorlukların üstesinden gelebileceğini ifade etti.

Bahçeli, özellikle Türkiye ekonomisinin son dönemdeki gelişmelerine değinerek, ekonominin "şiddetli fırtınayı atlattığını" belirtti. İşsizlik oranındaki gerilemenin ve istihdamdaki artışın, ekonomiye olan güveni artırdığını söyledi. "İstihdam sayısı 33 milyona, istihdam oranı yüzde 50'ye yaklaşmıştır" diyen Bahçeli, Türkiye’nin küresel zorluklara rağmen başarılı bir ekonomi politikası izlediğini savundu.

Ancak, enflasyonun ve hayat pahalılığının hala halkı zorladığını kabul eden Bahçeli, "Bu konudaki şikayetleri ortadan kaldırmak başlıca görevimizdir" diyerek hükümetin enflasyonla mücadelesinin devam ettiğini vurguladı. Gelir dağılımındaki adaletsizliğin de çözülmesi gerektiğini belirtti ve "Enflasyon rakamlarının tek hanelere gerileyeceğine inancım tamdır" şeklinde konuştu.

Bahçeli, Türkiye’nin tüm ekonomik zorlukların üstesinden gelebileceğine olan inancını yinelerken, Cumhur İttifakı'nın hayat pahalılığını sona erdirmek için kararlılıkla çalışmaya devam edeceğini söyledi. "Enflasyon canavarının boğazına urganı geçireceğiz" diyerek mücadelenin kararlılıkla süreceğini belirtti.

Türkiye’yi derinden sarsan ve yürekleri yakan iki vahim olay, İstanbul’un Fatih ve Eyüpsultan ilçelerinde gerçekleşti. İkbal ve Ayşenur isimli iki küçük çocuk, korkunç bir caniliğin kurbanı oldu. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, bu olaylara sert bir dille tepki göstererek, “Yumuşak huylu ve merhametli bir milletin evlatları olmamıza rağmen, içimizden çıkan bu barbarlar insanlığın yüz karasıdır” dedi.

Bahçeli, sağlık sektöründeki bazı çeteleşmelerin bebekleri ölüme mahkum ettiğini belirterek, bu olayların yalnızca sağlık çalışanlarını değil, insanlığı derinden yaraladığını ifade etti. Yenidoğan bebeklerin yoğun bakımlarda tutulup, maddi çıkar sağlanması amacıyla hayatlarını kaybetmelerine neden olan bu suç örgütlerine karşı sert bir dille konuştu. "Bu çeteler, insanlık tarihinin en karanlık sayfalarına geçecek kadar alçaklardır. Para için bebekleri öldüren bu katiller güruhu adalet önünde hesap vermelidir" dedi.

Bahçeli, yaşanan bu dehşet verici olaylar karşısında Sağlık Bakanlığı'nın hızlı ve etkili bir şekilde müdahale ettiğini belirterek, teftiş mekanizmasının derhal harekete geçtiğini ve adli sürecin en hızlı şekilde yürütüldüğünü söyledi. Bu tür olayların adalet karşısında cezasız kalmayacağını vurgulayan Bahçeli, "Bebeklerimizi para için ölüme terk edenlere en ağır cezalar verilecektir. Milletimizin vicdanını soğutacak adalet mutlaka tecelli edecektir" diyerek konuşmasını sonlandırdı.

Cumhurbaşkanımızın Lübnan'da yaşayan Türkmen kardeşlerimize yönelik açık kapı politikası, Türkiye'nin soydaşlık hukukuna verdiği önemi bir kez daha gözler önüne serdi. Bu açıklama, ülkemizin her zaman yardıma muhtaç olan kardeşlerinin yanında yer alacağını gösteriyor. Ancak, bu durumu eleştirenlerin ve yeni bir göç dalgası korkusuyla yaygara koparanların, Türk milletinin samimiyetine duydukları güvensizlikleri anlamlandırmak zor.

Son günlerde, İstanbul Barosu seçimlerinde yaşananlar ise dikkat çekici bir başka gündem maddesi oldu. İstiklal Marşımızı hazmedemeyen bir grup, KHK ile ihraç edilmiş eski bir CHP milletvekilinin başkan seçilmesiyle ortalıkta cirit atmaya başladı. Bu kişi, yaptığı konuşmada anayasanın ilk dört maddesine olumlu bir dokunuş yapmayı telaffuz ederek skandal bir duruma imza attı. Bu tür bir yaklaşım, yeni bir tuzağın habercisi olarak değerlendiriliyor. Bahsedilen şahsın, anayasanın temel ilkelerine nasıl bir müdahalede bulunmayı düşündüğünü sorgulamak gerekiyor.

Cumhur İttifakı, Türkiye’nin asıl sorununun Kürtler değil, bölücü terör örgütleri olduğunu belirterek, yeni bir çözüm sürecine değil, ortak aklı çalıştırmaya ve dış dayatmalara kapalı bir duruş sergilemeye ihtiyaç duyduğunu vurguladı. Fethullah Gülen’in ölümüne yönelik açıklamalar ise bu durumun ciddiyetini artırıyor. Bahçeli, “Bu teröristin Türkiye’de gömüleceği bir toprak yoktur” diyerek, terörün her türlüsüne karşı kararlılık mesajı verdi.

Terör eylemlerine önşartsız derhal son verilmesi, bütün teröristlerin silahlarıyla dağdan inip Türkiye Cumhuriyeti devletine teslim olması Türk adaletinin vereceği hükme razı olarak cezalarını çekmeleri terör örgütü için tek çıkıştır" çağrısında bulunan Bahçeli, sözlerinin devamında da Abdullah Öcalan'a seslendi.

"Ne ABD, ne AB, ne Irak, ne Suriye, ne de bir başka ülkeyle birlikte içimizdeki bazı mihrakların Kürt kardeşlerimizin sözcüsü ve vasisi olması asla, kata imkansızdır. Birinci hüküm cümlem şudur: TBMM’de her meselenin ele alınıp milli ve müşterek akılla çözümü mümkün ve hatta mecburidir. Eğer terörsüz bir siyaset, terörsüz bir ülke, terörsüz bir gelecek hususunda herkes ittifak halindeyse o halde değil elimizi taşın altına koymaya, gövdemizi koymaya varız ve buradayız. Geçen haftaki grup konuşmamda demiştim ki; 'Türkiye’ye getirilirken, her türlü hizmete hazırım” diyen teröristbaşı, buyursun terörün bittiğini, örgütünün tasfiye edileceğini tek taraflı ilan etsin.' Bu çağrımın içyüzünü henüz anlamayan, anlasa bile işine gelmediğinden saptırmaya çalışanlar çok sayıdadır. Türk ve Türkiye Yüzyılında terörü sıfırlamak, milli birlik ve beraberliği çelikleştirmek amacına matuf ikinci hüküm cümlem şöyledir: Teröristbaşı işin içinde olmazsa bir şey çıkmaz diyenlere de sesleniyorum; Şayet teröristbaşının tecridi kaldırılırsa, gelsin TBMM DEM Parti grup toplantısında konuşsun. Terörün tamamen bittiğini ve örgütün lağvedildiğini haykırsın."

Bahçeli'nin sözlerinin devamındaki “Umut Hakkı”ndan yararlanma vurgusu da dikkati çekti. Umut hakkı, hapis cezasına mahkum edilenlerin kanunla belirlenen sürelerde iyi halinden dolayı koşullu salıverilmesinin mümkün olup olmadığının değerlendirilmesi anlamına geliyor. Bahçeli şunları ifade etti:

"Bu dirayet ve kararlılığı gösterirse, “Umut Hakkı”nın kullanımıyla ilgili yasal düzenlemenin yapılması ve bundan yararlanmasının önü de ardına kadar açılsın. Ne Kandil, ne de Edirne; adres İmralı’dan DEM’e uzansın, bu ağır ve tarihi terör sorunu ülke gündeminden tamamen çıkarılsın."