AMED TV - Acıyı, nosiseptör adı verilen sinir lifleri aracılığıyla hissediyoruz. Ancak bu nosiseptörler beynimizde bulunmuyor. Peki, başımız ağrıdığında neden sanki beynimizin içi ağrıyormuş gibi hissediyoruz?

Öncelikle belirtmek gerekir ki baş ağrıları, beynin kendisinden kaynaklanmıyor. Beyin, acıyı hisseden bir yapı değildir. Baş ağrısı deneyimlediğimizde, aslında beyin çevresindeki dokular acıyı hissetmektedir. Bu durumu bir illüzyon gibi düşünebilirsiniz.

71805D534B6C938Ea642E05B4Fec10Cc33Cba0D6

Nosiseptörler, deride, kaslarda, eklemlerde ve bazı organlarda bulunuyor; ancak beynin kendisinde yer almıyor. Bu sinir lifleri, sadece beynin çevresindeki duyulardan acı sinyallerini iletir. Beyin ise bu sinyalleri ağrı olarak algılar. Bu durum, beyin cerrahlarının hastaların beyinlerini ameliyat ederken nasıl acı hissetmediğini de açıklar. Reseptörler, hücrelerin yüzeyinde veya iç kısımlarında bulunan proteinlerdir ve hücreler arasında sinyal iletimini sağlar.

751Fc88Bc09E549A394Bce063D247481D8D19A32

Baş ağrısı için nosiseptörlerin varlığı gereklidir. Beyin ve kafatası arasında yer alan dura ve pia adlı beyin zarları, bu nosiseptörleri barındırdığı için başımız ağrır. Ancak yine de bu nosiseptörler beyinde yoktur. Bazen beyin zarlarının yanındaki kan damarları, kimyasallar salarak nosiseptörleri aktive eder ve baş ağrısı atakları tetiklenir.

Kafa bölgesini çevreleyen sinir dokuları, kan damarları ve boyun kasları da bu ağrıları hissetmemize yardımcı olabilir. Nosiseptörler, baş bölgesindeki sinüslerde de bulunduğundan, sinüs iltihaplanmaları da baş ağrılarına neden olabilir. Ayrıca, kan akışının yoğun olması migren gibi baş ağrılarını tetikleyen diğer bir faktördür.

B5Be15Ff28C67Bdd5Ea113726A8Cb5D645B6B1Bc

Çin'de keşfedilen sulak alan virüsü nedir? Çin'de keşfedilen sulak alan virüsü nedir?

Baş ağrıları farklı nedenlerle ortaya çıkabilir ve çeşitlilik gösterebilir. Örneğin, migren genellikle başın bir tarafında şiddetli zonklama hissi yaratır. Migren atağı sırasında ışık, ses ve fiziksel temas gibi faktörlere karşı aşırı hassasiyet oluşabilir. Boyun ve kafa derisindeki kasların gerilmesi, strese bağlı baş ağrılarına neden olabilir. Yüz, ağız ve boğaz gibi bölgelerdeki problemler de baş ağrılarını tetikleyebilir.

Migrenin tam olarak nasıl ortaya çıktığı ise henüz kesin olarak bilinmiyor. Bu tür baş ağrılarında nosiseptörler devrede olsa da, onları tetikleyen diğer faktörler bilimsel olarak tespit edilememiştir. Migrenin araştırılmasında uygun denek hayvanlarının bulunamaması da bu durumu zorlaştırıyor. Migren, beyinde ağrıyı oluşturan dokuları hassaslaştırdığı için ortaya çıkabilir.

51319C81B3250Dd698530813E2Dddbe38526A045

Bazı uzmanlar, migrenin peptit adlı proteinleri veya serotonini (mutluluk hormonu) salgılayan sinirlerden kaynaklandığını öne sürüyor. Bu sinir ağları, atardamarlardaki ve beyin çevresindeki iltihaplanmalara neden olabiliyor, bu da migrenin oluşumuna katkı sağlıyor. Ayrıca bazı araştırmacılar, östrojenin migren üzerindeki etkisinden bahsediyor; kadınlar, adet dönemlerinde östrojen salınımının arttığı dönemde migren atakları yaşayabiliyor.

Bilim insanları, kafa bölgesindeki nosiseptörleri aktive eden kimyasal faktörler hakkında yeni keşifler yapabileceği ve buna uygun farklı ilaçların geliştirilebileceği umudunu taşıyor. Şu an migren tedavisinde kullanılan triptanlar, serotonin salgılayan reseptörleri bloke ederek kan damarlarını daraltıyor ve ağrıyı hafifletiyor.

Ed9635D301Ab337627395032F763Db03A5Ec27D1

Beynin kendisi acıyı hissetmese de, baş ağrılarının nedenini anlamak, beynin ağrıyı başımızın ortasından geliyormuş gibi tanımlamasıyla ilişkilidir. Bu algılama şekli, beynin ağrının kaynağını doğru değerlendirememesi ile ilgilidir. Nosiseptörlerin aktif olmadığı durumlarda bile beyin, yanıltıcı bir “acı hissi” üretebilir. Bu, beyin aktivitelerinin karmaşıklığı ile ilgili bir durumdur.

1816B04A0D6Ce0Bfbc54Eec612B58432Ecbbf4Be

Sonuç olarak, beyindeki nöronlar aşırı duyarlı hale geldiğinde, beyin durumu farklı yorumlayarak baş ağrısı veya migren atağı gibi tepkiler ortaya çıkarabilir. Sizin düşünceleriniz neler? Hangi uzmanların yaklaşımları daha mantıklı geliyor? Yorumlarınızı bizimle paylaşabilirsiniz.

Kaynak: WEBTEKNO