Diyarbakır'da uzun süredir neredeyse her eylem polis ablukasına alınıyor, sloganlar ve konuşmalar polis tarafından yapılan anonslarla engellenmeye çalışılıyor. Hukukçular ve siyasetçiler, bu durumun 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanununa aykırı olduğunu vurguluyor. Anayasa ve yasaların çiğnendiğini; ifade özgürlüğü, toplantı ve gösteri yürüyüşü gibi temel hak ve özgürlüklerin ihlal edildiğini dile getiriyor.
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Diyarbakır Milletvekili Adalet Kaya, Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Diyarbakır İl Eşbaşkanı Şirin Gürbüz ve Diyarbakır Barosu Başkanı Abdulkadir Güleç, yaşananları Artı Gerçek'e değerlendirdi.
'Sivil toplum Ve siyasetin alanını kapatmaya yönelik bir saldırı'
DEM Parti Diyarbakır Milletvekili Adalet Kaya, engellemelere ilişkin şunları söyledi:
"Sesi bastıran, engellemeye çalışan, sivil toplumun ve siyasetin alanlarını kapatmaya dönük bir saldırıdır bu. Hem halkı rahatsız ediyorlar hem de orada kedini ifade etmek isteyen veya anayasal haklarını kullanmak isteyen insanlar açısından oldukça kısıtlayıcı bir şeye dönüşmüş durumda. Bununla ilgili her defasında suç duyurusunda bulunuyoruz. Ama tabi ki bunun karşısında en önemli itiraz sinmemek.
Ne kadar tahammülsüz olduklarını gösteriyor'
En son 'jin, jiyan, azadî' (kadın, yaşam, özgürlük) sloganın bile valilik tarafından yasaklandığına dair bir engelleme oldu. Ki jin, jiyan, azadî' sloganı bizim için artık evrenselleşmiş, bir sloganın ötesine geçmiş kadın mücadelesinin yol haritası ve kadın konfederalizmi açısından birleştirici gücü olan bir felsefedir aslında. Dolayısıyla bunun engellenmesi veya böyle bir çabaya girilmesi ne kadar tahammülsüz olduklarını gösteriyor” dedi.
Polis amirlerinin ve emniyet görevlilerinin yaptıkları her eyleme yön vermeye çalıştığına dikkat çeken Kaya, şöyle konuştu:
"Eylemlerde ‘şöyle durun’, ‘şöyle yürüyün’ diyorlar ve bunu mikrofonu alarak yapıyorlar. Meseleyi kendileri açısından bir şova dönüştürüyorlar. Sanki orada gerçekten hukuksuz bir şey yapılıyormuş gibi bir algı yaratmaya çalışıyorlar. Bu ifşa edilmesi gereken bir hukuksuzluktur aslında. Halkın sesini kısmaya çalışıyorlar.
Çünkü biz bu halkın temsilcileri olarak konuşuyoruz. Sivil toplum kuruluşları da öyle. Amed hem siyasetin hem de demokratik kitle örgütlerinin aktif olarak çalışma yaptığı bir kent. Bu anons ile engelleme yöntemi de en çok Amed’de gerçekleşiyor. Dolayısıyla engellemeye, susturmaya dönük bir yöntemdir bu. Biz de onların karşısında susmuyoruz. Onların belirlediği çerçeveyi her defasında bir şekilde yıkmaya çalışıyoruz."
'Kürt halkı sesini daha fazla yükseltecek'
DBP Diyarbakır İl Eşbaşkanı Şirin Gürbüz de şunları söyledi:
"Aslında yapılmak istenen kendinden olmayan herkesin sesini susturmaya yönelik bir yaklaşım, bir girişimdir. Bir slogan atılınca, Sayın Abdullah Öcalan veya 'jin, jîyan, azadî' denildiğinde güvenlik güçleri megafon ile uyarı ve gıcırtılarla bastırmak istiyor. Bu durumda da anti tepki oluşturuyor Kürt halkında.
Sonuçta haklı ve meşhur gördüğü davayı, haklı ve meşhur gördüğü mücadeleyi sonuna kadar savunan bir halk gerçeceği söz konusu. Bu halk da böyle ucuz siyasete, böyle ucuz politikalarla, böyle güvenlikçi politikalarla elbette boyun eğmez. Kürt halkı nezdinde yok hükmündedir. Bir valinin keyfi olarak yasakladığı 'jin, jîyan, azadî' sloganı bugün tüm dünyanın sloganı olmuşken böyle ucuz yasaklama ve engellemeler söz konusu oluyor. Bunların boşa çıkması için de Kürt halkı daha fazla sesini yükseltecektir."
'Kürt halkı sesini daha fazla yükseltecek'
Diyarbakır Barosu Başkanı Abdulkadir Güleç ise bu uygulamaların hiçbir hukuki dayanağı olmadığını vurguladı. Güleç, şu ifadeleri kullandı:
"Tüm açıklamalar 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu ve Anayasaya göre düzenlenmiştir. Bir kişi ya da kurum izin almaksızın toplantı ve gösteri hakkına sahiptir. Ancak başta Diyarbakır olmak üzere birçok ilde sivil toplum örgütleri, siyasi partiler bazen açıklamalar yaptığında engellemelerle karşılaşıyor. Bunun hiçbir hukuksal dayanağı yok. Çünkü eğer toplantı yasa dışı bir niteliğe bürünmüşse uyarılar, ikazlar yapılabilir. Onun haricinde o engellenmelerin tamamının fiili olduğunu düşünüyorum. Bunun yasada, kanunda yeri yok. Anayasa Mahkemesi'nin toplantı gösteri hakkıyla ilgili konuyu geniş yorumlayan kararları da var. Yani bu yasaklamalar hukuksuzdur" diye konuştu.