Politika

Kayyımlara karşı protestolarda yaşanan işkence ve şiddet meclis gündeminde

DEM Parti, kayyım atamalarına karşı yapılan protestolar sırasında kolluk kuvvetlerinin uyguladığı şiddet ve işkencelerin araştırılması için Meclis'e önerge sundu.

Abone Ol

DEM Parti, Mardin, Batman, Halfeti ve Esenyurt belediyelerine kayyum atanmasının ardından düzenlenen protestolar sırasında, kolluk kuvvetlerinin müdahalesiyle yaşanan hak ihlallerinin araştırılması için Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne (TBMM) araştırma önergesi sundu.

31 Ekim’de Esenyurt’ta, 4 Kasım’da ise Mardin, Batman, Halfeti ve Esenyurt’ta gerçekleştirilen protesto gösterilerinde, halkın yerel yönetim iradesini savunmak amacıyla yaptığı eylemler sırasında kolluk kuvvetlerinin müdahaleleri dikkat çekti. DEM Parti Grup Başkanvekilleri Gülistan Kılıç Koçyiğit ve Sezai Temelli, kayyım atanmasına karşı yapılan protestolarda yaşanan hak ihlallerine ilişkin detayları Meclis gündemine taşıdı.

Önerge metninde, “Halkın yerel yönetim iradesine sahip çıkarak gerçekleştirdiği gösteri ve protestolar karşısında ağır insan hakları ihlalleri içeren uygulamaların açığa çıkması, demokratik hak ve taleplerin karşısına şiddeti ve işkenceyi yerleştirmek anlamına gelmektedir” denildi. Ayrıca, önergede, kayyum atanan illerde halkın iradesine yönelik müdahalelere karşı barışçıl protestoların şiddetle bastırılması eleştirildi.

Önergede, özellikle Batman’daki protestolar sırasında yaşanan şiddet ve işkence olaylarına vurgu yapıldı. 12 Eylül darbesini aratmayan şiddet görüntülerinin ortaya çıktığı ifade edilirken, gazeteciler ve avukatlar da dahil olmak üzere çok sayıda kişinin kolluk kuvvetleri tarafından işkenceye maruz kaldığı aktarıldı. Yüzleri duvara dönük şekilde ters kelepçelenen protestocuların görüntülerinin basına yansıdığı, kadın gazetecilerin işkenceyle gözaltına alındığı belirtildi.

DEM Parti, ayrıca Batman’da sivil polislerin, kimlik ve gerekçe göstermeden gece saatlerinde gözaltı işlemleri yapmaya çalıştığını ifade etti. Bu durumun, denetim mekanizmalarından azade bir şekilde uygulanan “sivil darbe” olarak nitelendirildiği ifade edilen önergede, kolluk kuvvetlerinin şiddetini denetimsiz bırakmanın, yurttaşların temel insan haklarından mahrum bırakılması anlamına geldiği vurgulandı.