Diyarbakır’ın Çınar ilçesine bağlı Çömçeli köyünde açılması planlanan maden ocağı, köy sakinlerinin tepkisine yol açtı. Özel bir şirkete ait maden ocağı projesi kapsamında 250 dönümlük ormanlık alanda yapılması planlanan çalışmalar, bölgedeki halkı endişelendirdi. Geçtiğimiz günlerde köye gelen şirket yetkilileri ile köylüler arasında yaşanan gerginlik, jandarmanın havaya ateş açmasına yol açtı. Yaşanan bu olay, kamuoyunda büyük tepkilere neden oldu.
DEM Parti Milletvekili Serhat Eren’den bakanlara soru önergesi
Yaşanan gerginliğin ardından DEM Parti Diyarbakır Milletvekili Serhat Eren, İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya ve Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum’a ayrı ayrı soru önergesi verdi. Eren, köylülerin tepkisinin haklı olduğunu belirterek, bu tür projelerin çevresel etkilerinin yanı sıra sosyal krizlere yol açabileceğini ifade etti.
Çevresel etkiler ve köylülerin endişeleri
Serhat Eren, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum’a yönelik soru önergesinde, maden ocağı projesinin çevresel etkilerine dikkat çekti. Eren, köylülerin bu projeye karşı duyduğu endişeyi dile getirerek, tarım ve hayvancılıkla geçinen köylülerin su kaynaklarının ve ekosistemlerinin zarar göreceği korkusunu taşıdığını belirtti. Daha önce yapılan açıklamalarda, çevresel etkilerin sınırlı olduğu belirtilmişse de, köylüler bu projeye karşı ciddi bir direnç gösteriyor.
Jandarma Müdahalesi ve Anayasal Hakların ihlali
İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’ya yöneltilen soru önergesinde ise, jandarmanın köylülerin maden ocağına karşı gösterdiği tepkilere müdahalesi eleştirildi. Eren, bu müdahalenin köylülerin anayasal haklarını ihlal ettiğini belirtti. "Devletin görevi, özel şirketlerin çıkarlarını değil, halkın yaşam hakkını ve doğayı korumaktır" ifadelerini kullanan Eren, jandarma müdahalesinin çevre hakkı, kişi güvenliği, ifade özgürlüğü ve toplantı-gösteri yürüyüşü hakkı açısından ciddi bir ihlal olduğunu vurguladı.
Köylüler ve kamuoyunun tepkisi
Çömçeli köyündeki gerginlik, bölgedeki halkın bu tür projelere karşı duyduğu direnci ve çevresel hassasiyetleri gözler önüne serdi. Yaşanan olaylar, aynı zamanda halkın doğayı ve yaşam alanlarını savunma hakkının ne denli önemli olduğunu bir kez daha hatırlattı. Şirket yetkililerinin köye gelmesinin ardından yaşanan kavga ve jandarma müdahalesi, bölgedeki sosyal krizi derinleştirmiş durumda.
